4 NİSAN
DÜNYA SOKAK HAYVANLARI GÜNÜ
4 Nisan 2024
yılında yaptığımız açıklamada, sahipsiz hayvan sorununun giderek büyüdüğünü,
kanunları ve yerel yönetimlere düşen sorumlulukları hatırlatmıştık; talebimiz,
tüm belediyelerde Veteriner İşleri Müdürlüğü /Veteriner Halk Sağlığı Daire
Başkanlığı kurularak Veteriner Hekim ve yardımcı hayvan sağlığı personelinin
artması, 5199 sayılı kanunun etkin uygulanması idi.
Aradan tam
bir yıl geçti, bugün 5199 sayılı kanunda değişiklik yapan 7527 sayılı kanun
nedeniyle kısırlaştırmalar iyice azaldı, hayvanların popülasyon kontrolü
nedeniyle ölümü yasal hale getirildi, üstelik sadece tıbbi gerekçelerle
veteriner hekim tarafından uygulanabilen ‘’ötanazi’’ kavramının tanımı da
değiştirildi.
Üstelik, bu
kanun belediyelerin kapasitesinin yeterli olmadığı bilindiği halde çıkarıldı ve
belediyelere 2028’e kadar bakımevlerini tamamlama zamanı verdi, ancak şu anda
belediyeleri sokaktan köpek toplamaya zorlayan bir süreci yaşıyoruz. Oysa
kanuna göre belediyelerin bakımevi yapma, kısırlaştırma ve rehabilitasyon için bütçe
ayırma, kısırlaştırdıkları hayvanları tekrar sokağa salmama zorunluluğu dışında
bir zorunlulukları yoktur, İçişleri Bakanlığı ve Tarım ve Orman Bakanlığı’nın
belediyeleri bu yönde zorlaması, hukuka aykırıdır. Belediyelerin asli görevi,
sahipsiz hayvanların yaşam haklarını güvence altına almak, kısırlaştırmak,
aşılamak ve rehabilitasyon çalışmalarını yürütmektir. Bu tür baskılar, sahipsiz
hayvanların yaşam koşullarını daha da kötüleştirmekte ve yasaların ruhuna
aykırı hareket edilmesine sebep olmaktadır.
Kaldı ki
belediyelerin kapasitesi de köpekleri toplayıp barındırmak için yeterli
değildir.
Hayvan
Hakları İzleme Komitesi (HAKİM) ve Yaşamdan Yana Derneği'nin 2025 yılında
yayımladığı "Türkiye Geneli Belediye Hayvan Barınakları Raporu"na
göre, ülkede yaklaşık 4 milyon sokak köpeği bulunmasına rağmen (7527 sayılı
kanun genel gerekçesine göre), belediyelere ait barınakların toplam kapasitesi
89.451'dir. Rapor kapsamında 1.408 belediyeye yapılan bilgi edinme
başvurularına 1.111 belediyeden yanıt alınmış; bunlardan sadece 273'ünün hayvan
barınağı olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, 171 belediyenin hayvanları zabıta ve
temizlik gibi birimlerin işçileri aracılığıyla topladığı, 9 belediyenin ise bu
hizmeti özel firmalara devrettiği saptanmıştır.
Veteriner
hekimler, avukatlar, STK’lar ile yaptığımız tüm çağrılarda bu kanunun süreci
daha da çözümsüz hale getireceğini dile getirmemize rağmen, özellikle çocuklarla
karşılaştırarak sosyal medyada şiddet körüklenmektedir.
2024 yılında
çocukların köpekler tarafından saldırıya uğradığı iddiaları sıkça gündeme
getirilmiş, ancak bu vakaların çoğunun asılsız olduğu ortaya çıkmıştır. Korku
ve panik ortamı yaratılarak kamuoyu yanlış yönlendirilmiş, sokak hayvanları
hedef haline getirilmiştir. Gerçek dışı haberler, toplumun hayvanlara karşı
olan bakış açısını olumsuz etkilemekte ve şiddet olaylarını körüklemektedir.
Medyanın ve yetkililerin sorumlu bir dil kullanması, toplumda gerçek bilgilere
dayalı farkındalık oluşturulması gerekmektedir.
Sokaklardaki
köpek popülasyonu, köpeklerin de refah içinde yaşamasına izin vermeyecek ölçüde
artmıştır, ancak bu demek değildir ki ülkemizdeki şiddetin suçlusu köpeklerdir!
Mesela Kadın
Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun verilerine göre, 2024 yılında en az
394 kadın erkekler tarafından öldürülmüş, 259 kadın ise şüpheli şekilde ölü
bulunmuştur. FİSA Çocuk Hakları Merkezi'nin raporuna göre ise, 2024 yılında en
az 777 çocuk yaşam hakkı ihlali sonucu hayatını kaybetmiştir. Bu veriler,
toplumumuzda şiddetin ne denli yaygın olduğunu ve acil önlemler alınması
gerektiğini göstermektedir. Bugün köpekler ırk olarak ortadan kalksa bile
ülkemizde çocuk ve kadın ölümü durmayacaktır görüldüğü gibi.
Çözüm hala
mümkündür.
7527 sayılı
yasa Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmeli, 5199 sayılı yasa etkin olarak
uygulanmaya devam etmelidir. Yerel yönetimler bütçe ile desteklenmelidir.
Örneğin Türkiye'de
2023 yılında yürürlüğe giren "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" kapsamında,
devletin en az 250 milyar TL'lik vergi alacağından vazgeçtiği belirtilmektedir.
Bu miktarın yarısının
bile sokak köpekleri için kullanılması durumunda, önemli bir kapasite artışı
sağlanabilirdi. Barınaklar yapılabilir, etkin kısırlaştırma sağlanabilirdi.
Yerel
yönetimlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve halkımızın iş birliğiyle daha
yaşanabilir bir dünya yaratmak mümkündür. Sokak hayvanlarının yaşam hakkını
savunmalı, kısırlaştırma ve aşılama çalışmalarını yaygınlaştırmalı, onların
beslenme ve barınma ihtiyaçlarına kalıcı çözümler üretmeliyiz. Aynı zamanda,
toplumda hayvan sevgisini artırarak, bilinçli bireyler yetiştirmeliyiz.
Unutmayalım
ki, sokak hayvanlarına sahip çıkmak, insani ve vicdani bir sorumluluktur. Hayvanlar
ve çevreyle birlikte, insanlar için daha güzel bir dünya inşa edebiliriz.
Bugün, yasaların
hayvanların yaşam hakkını ve refahını gözeterek düzenlenmesi gerektiğini bir
kez daha vurguluyoruz. Belediyelerin kısırlaştırma ve bakım hizmetlerini
sürdürebilmesi için yasal ve mali destek sağlanmalı, sokak hayvanlarına yönelik
çözüm önerileri bilimsel, etik ve sürdürülebilir olmalıdır. Aksi takdirde,
popülasyon artışı ve kontrolsüz barınak uygulamaları gibi daha büyük sorunlarla
karşı karşıya kalacağız.